Malta'nın yükselen değerleri - İnşaat ve Altyapı Sektörü
Yıl 1565. Osmanlı İmparatorluğu'nun Malta’daki kuşatmasını (Great Siege) takiben, St John Şövalyeleri, gelecekteki tehditlere dayanabilecek bir şehir kurmaya karar verir. Büyük Üstat diye anılan Jean Parisot de Valette, Avrupa krallarından ve prenslerinden destek ister. O dönemde askeri tahkim sanatında en iyilerden biri olan Francesco Laparelli, yeni şehri tasarlamaya yardım etmek üzere görevlendirilir. Kurucusunun adını taşıyan görkemli kale şehri Valletta, etkileyici burçları, surları ve katedralleri ile 15 yıl sonra tamamlanır ve zaman içinde Avrupa'daki en aristokrat ve seçkin kale haline gelir. Valletta, günümüze kadar Malta'nın başkenti olmaya devam eder.
Yıl 2017. Valletta, artık Avrupa Kültür Başkenti (2018) unvanına sahip. Bu kez bu görkemli kale şehri için, mimari hazinenin yenilenmesi ve korunmasını içeren bir dizi büyük ölçekli altyapı projesi hayata geçirilmiş durumda. Tarihi miras açısından oldukça zengin olan Malta, bu alanların canlandırılması ve teknolojik yeniliklerin kullanılmasına yönelik rejenerasyon projelerine odaklanarak adeta kendini yeniden keşfediyor.
Ekonomik Büyüme ve Ülkenin Değişen Silueti
2004’te gelen AB üyeliği, yapı standartları ve çevre politikaları bakımından Malta'nın kentsel planlama ve kalkınma girişimlerini önemli derecede etkiledi. Adanın mamur çevresinde, lüks apartmanların, mağazaların ve eğlence olanaklarının karışımı olan yüksek değerli bir yaşam tarzı gelişmeye başladı. Bu dönüşüm aynı zamanda kentsel yenilenme için katalizör etki göstererek ileri düzey ve kalitede bir gelişimi de teşvik etti.
Sonraki yıllarda turizm, finansal hizmetler, iGaming, imalat, teknoloji gibi endüstrilerde meydana gelen yabancı yatırımlar ve büyük avantajlar sağlayan vergi düzenlemeleri hızla gelişen bir ekonomi doğururken, beraberinde iş olanakları ve nüfus yoğunluğu getirdi. Ticari ve yaşam alanlarındaki talep artışı, yabancı şirketlerin akını tarafından beslendi ve Malta’nın gayrimenkul ve inşaat sektörüne büyük bir ivme kazandırdı. Hükümetin belirli bölgelerdeki binalara bir kat daha inşa edilmesine izin vermesiyle birlikte bu apartmanların büyük bir kısmı yıkılarak yeniden inşa ediliyor, eski binalar ise modernleştirilerek ihtiyaçları karşılayacak bir yapıya kavuşuyor.
Sanayi siteleri son teknoloji ürünü iş parklarına dönüştürülmeye başlandı. Dubai Internet City modelinde bir teknoloji & medya şehri olan Smart City ve Malta Yaşam Bilimleri Parkı hali hazırda geliştirilmekte olan birçok projeden yalnızca ikisidir.
İnşaat endüstrisi, Malta'nın altyapı geliştirme yolculuğundan da muazzam derecede fayda sağlıyor. Ülkedeki popülasyonun artması, zaman içinde Malta'daki birçok yolun da yetersiz kalmasına neden oldu. Uzmanlık ve kaynak eksikliği nedeniyle de birçok proje Maltalı şirketler tarafından tek başına tamamlanamaz hale geldi. Hükümet, ekonomi analistlerinin de çağrılarına kulak vererek bir altyapı revizyonuna gitti; ve Malta'daki tüm yolları yeniden inşa etmek amacıyla yabancı ve yerli yatırımcılar için birçok ihale açmaya başladı.
İşçi Partisi başkanı ve Malta başbakanı Av. Joseph Muscat'ın, 2017 Haziran başındaki seçim vaadlerinden biri de Malta'nın tüm yollarını, yedi yıllık bir süreçte şimdiye kadarki en büyük yatırım projesi olarak yeniden ortaya koyacağını söylemesiydi.
Proje, AB tarafından finanse edilen 700 milyon Euro ve bizim de hizmetini verdiğimiz Yatırım Yoluyla Vatandaşlık Programı’ndan sağlanan fonlar da dahil olmak üzere ulusal fonlara mal olacak. Projeyi yürütmek için bir ajans kurulacaktır. Fakat bu fon, ülkenin iki ana adası Malta ve Gozo arasındaki tünelin yapımını içermiyor. Hükümetin yakın zamanda toplu taşıma sistemini iyileştirmek için de bir takım büyük projeler ilan edeceği biliniyor.
Restorasyon ve Mimari İnovasyon
Tarihi yerleşim yerlerinin yenilenmesi Malta emlak piyasasını da oldukça hareketlendirdi. Eski binalar artık bir sınırlama olarak değil, kentsel gelişime karakter ve ayırt edici nitelik kazandıracak bir fırsat olarak görülüyor. Yetkililer bu mirasların yenilenmesi ve korunması için teşvikler sunuyor. Bugün asırlık evler ve villalar, ofis ve konut olarak rağbet gördüğünden, inşaat firmaları ve yatırımcılar için büyük fırsatlar anlamına geliyor. Fakat inşaat metot ve tekniklerini ileri düzeye taşımak için de yine yatırıma ihtiyaç duyuluyor.
Malta Planning Authority (İmar ve İskan Müdürlüğü) İcra Kurulu Başkanı Johann Buttigieg; "Yüzyıllarca süregelen mirasa ve çevreye saygı gösterirken, Malta'nın mamur çevresini bir sonraki aşamaya taşıyabilecek yenilikçi fikirleri desteklemeye hazırız.” diyerek, adanın tarihi dokusundan ödün vermeksizin standartların ötesine geçmede ve yeni teknolojileri uygulamada yardımcı olacaklarını açıkça belirtiyor. Planning Authority ayrıca, Malta'nın altyapısını kalite ve işlevsellik açısından geliştirmek için yatırımcıları, uluslararası özel sektör ve kamu sektörü ortak girişimlerine teşvik ediyor.
Yatırım Potansiyelleri
Ciddi bir konut arzıyla, son yıllarda gayrimenkul satış fiyatları önemli ölçüde artarken, Malta'nın kira piyasası, özellikle uluslararası çalışan akını nedeniyle patlama yaşadı. Kuvvetli ekonomik büyüme ve nüfus artışı ile Avrupa'nın en küçük ülkesi Malta boyundan büyük yatırımların; konut, fabrika, iş parkları, ofisler, alışveriş merkezleri, ulaşım projeleri, eğitim ve sağlık tesisleri gibi altyapı ve inşaat çalışmalarının öncelikli listesinde yer alıyor.
Tüm bu gelişmelere rağmen Malta, sürdürülebilir enerji stratejilerini mevcut potansiyeliyle henüz entegre edememiştir. Adanın, yılın 300 günü parlayan güneşi ve çok sık rüzgar alışı, enerji verimliliğini bu yönde kullanmak için konsept projelerde yerli ve yabancı şirketleri cezbediyor.
Bu küçük ada, çok uluslu iş ve yaşam tarzıyla ilerici bir ülke imajı sergiliyor; ülkenin ekonomik başarısının meyvelerini paylaşmak isteyen uluslararası yatırımcıların, finansal kuruluşların, inşaat, mimarlık ve gayrimenkul şirketlerinin gözdesi oluyor. Yeni projelerin daha fazla yatırım çekeceğinden ve Malta'nın giderek büyüyen, zengin kozmopolit kültürün bir sembolü olacağından şüphemiz yok.